Loading Flipbook...
bi’mola
EYLÜL 2019
SAYI : 1
Voleybola biraz da böyle bakalım!
10’LARIN
VEDASI
Jordan Larson
Güldeniz Önal
KADIN
İNSANLAR
Dünden Bugüne Efsaneler
JAPONYA’DAN
ALMANYA’YA
Neriman Özsoy
Cansu Aydınoğulları
bi’ mola
10’LARIN VEDASI
Jordan Larson
Güldeniz Önal
GUİDETTİ’Lİ MİLLİ TAKIM
JAPONYA’DAN ALMANYA’YA
Neriman Özsoy
Cansu Aydınoğulları
VOLEYBOL SEVENLER DERNEĞİ
KADIN İNSANLAR
Dünden Bugüne
Efsaneler
10’LARIN
VEDASI...
Jordan Larson Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün ilk yabancı kaptanı olarak Kulüp tarihindeki yerini aldı..
Kulübün tarihine yalnızca kaptanlığıyla değil, sahadaki duruşu, liderliği, voleybolun güç kadar teknik ve
en çok da zeka istediğini göstermesiyle de adını kalın
harflerle yazdıranlardan biri oldu.
Eczacıbaşı’da tüm bunları yaparken de tribünle arasına hep bir mesafe koymayı tercih etti.. Kimimize
göre bu tavrı “vayy karizmaya bak” olurken, kimimize göre soğuk, tipik Amerikalı’lıktı. Taa ki takımın diğer 10 numaralı oyuncusu Güldeniz’in ikinci
sezonuna kadar …
Güldeniz’le birlikteki ilk sezonlarında Jordan Larson
bildiğimiz karizma kaptan, mesafeli Amerikalı idi.
Bunda biraz da takım arkadaşlarını iyice ölçüp biçen
tavrının etkisi olduğunu düşünüyorum. O mesafeli
oluşunun da sebebi belki de odur ? Güldeniz de dört
numarada Jordan’ın Türkiye şubesi olduğu için takım
içinde kendine rakip olacak oyuncuyu ölçüp tartması, Jordan gibi biri için gayet normal bir davranışmış
gibime geliyor.(?)
Jordan Larson’ın kaptan olarak, Güldeniz’inse Eczacıbaşı forması ile ikinci sezonu başlarken, Jordan
Larson için çok başka bir sezon açılışı oluyordu.
Ve sezonun açılış maçı Vakıfbank’la oynanan Spor
Toto Şampiyonlar Kupası maçı idi… Maç sonunda
Eczacıbaşı kaptanı Jordan Larson daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yapıyor, takımdan birini, Güldeniz’i
yanına alıp tribüne üçlü çektiriyordu! Çok değil hatta
neredeyse hiçbir zaman kaptandan bu tür şeyleri
görmeye alışık olmadığımız için, bunu o günlük
sezonun ilk kupasına yorsak da, Jordan Larson bunu
sezon boyu sürecek bir şova dönüştürecekti.
Ve Voleybol Böyle Güzeldi …
Aslında sadece Jordan için değil, Eczacıbaşı Kulübü
için de tribünün üçlü çekmesi (benim gördüğüm)
ilkti.
Güldeniz, Jordan’la tribün arasındaki mesafeyle
birlikte, Eczacıbaşı tribünüyle saha arasındaki mesafeyi de kısaltıyordu. Tribündeki taraftarın sahadaki
oyuncuyu da kendinden görmesi, kendini takımın
bir parçası hissetmesinin de en büyük paylarından
biridir.
Oysa alışkın olduğumuz Eczacıbaşı tribünü Tigers’ın
çoğunluğunun şirket çalışanı olmasından, yıllardır
Eczacı’nın sanki Tigers dışında taraftarı yokmuş
hissini uyandırıyordu. Hatta gittiğim maçlarda
eğer Tigers tribündeki yerini almamışsa, Eczacıbaşı
benim için de çok yalnız bir takım görüntüsü oluşturuyordu!
Maçı çok sahada olup bitenlerden izleyen biri hiç
olamadım. Eğer salondaysam kenardaki oyuncuların
ne kadar maçın içinde oldukları hep sahadaki altıdan
daha önemli olmuştur benim için. Eczacıbaşı Güldeniz ile birlikte saha kenarındaki kaptan eksikliğini de
gidermişti. Özellikle Esra’dan sonra Eczacı’nın saha
kenarı maçtan kopuk görünüyordu. İçeride Jordan
dışarıda Güldeniz’in oluşu bir antrenör için büyük
nimetlerdendir. Her iki oyuncu da takım oyununu
oynayan, takım için sahada olan oyuncular. Sazı
eline alıp takımı sırtladıkları zamanlarda bile takıma
voleybolun birlikte oynanabildiğini anlatan çok özel
iki 10 numaradır Güldeniz Önal ve Jordan Larson.
Özellikle Güldeniz gibi pozitif oyunculara, voleybolu
amatör ruhla ama çok da profesyonelce düşünerek
yaşam şekilleri haline getiren oyunculara her takımın
çok ihtiyacı vardır. Ve Jordan’ın yıllardır bilmediğimiz gülen yüzünü görmemize katkı sağlayan Güldeniz, sanırım bizim kafamızdaki “voleybolcu dediğin
böyle olur” imajına biraz ters biri.. O, daha çok “insan dediğin böyle olur” deyip, İzmir’de yine bir kupa
finali sonrası takımın en genç oyuncusu Merve’yi
sırtına alıp seyirciye alkışlatıyordu.
2018-2019 Sezonu Eczacıbaşı sahası ve tribünü benim için en özel sezonlarındandı.
Bir daha bir kaptan birini elinden tutup; “hadi üçlü
çektir bize” der mi?
Bir daha bir abla; “maçı bu çocuğun ateşlemesiyle
kazandık”, “gelecek işte bu çocuklar” diyerek onu
sırtında tribünlere alkışlatır mı?
Ya da Eczacıbaşı 10’ların vedasından sonra yine fabrika ayarlarına geri mi döner?’derken Jordan olimpiyatlara hazırlanmak istediği için daha kısa süreli bir
lig olan Çin ligini tercih etmesi, Motta’nın da sezon
içinde takımda Güldeniz’i tercih etmemesinden iki
10 numara ile Eczacıbaşı’nın yollarının ayrılma vakti
gelip çatmıştı…
Herkesin tercihine saygı duymak sporun olmazsa
olmazlarındandır!
Son üçlüklerini takımın antrenmanındaki manşet
maçını kazandıkları Ponçikler takımıyla çeken Jordan ve Güldeniz için Eczacıbaşı hikayelerinin şimdilik sonuna geliniyordu…
Şimdilik diyorum, çünkü; sporda yarın kimin nerede
olacağını ya da olamayacağını kimse bilemez.
Belki bir gün Jordan ve Güldeniz’in yolları yine
Eczacıbaşı’da kesişir… Merve tribüne üçlü çektirir…
Neden olmasın?
Çok nadir yaptığı şeylerden biridir Eczacıbaşı’nın
ayrılan oyuncusuna aile yemeği ile vedası…
Bu yemeklerin ilki (yine benim hatırladığım) Maja
Poljak’a, ikincisi de Kaptan Jordan Larson’a yapıldı ve
Eczacıbaşı ilk yabancı kaptanı Jordan Larson’a veda
ederken, Güldeniz’in vedası da sosyal medya hesaplarından Eczacıbaşı’na;
Nasıl da güzel 2 seneydi... Yeri gelir kupa kazanır-
Her defasında mı fırında tavuklu
patates menüsüyle bizim gönlümüzü fetheder...
İsmet abi her sabah gel bir çay iç
der
Savaş abi, Dj Halis :) Bir voleybol takımının karakterini sadece
sahadaki oyun belli etmez.
Ben Eczacıbaşını çok sevdim.
Büşra’sı, Gözde’si size göre belki
3 blok az yaptılar 5 sayı az aldılar ama onların bu kulübe neler
kattıklarını ben şahsen 2 senede
gördüm... Onların ne kadar da
değerli oyuncular olduğunu...
İpek Barcelonadan yanımızda
hissettirdi yetmedi geldi,canını
dişine kattı,
Aslı abla biletlerin en çoğunu
bana verdi :)
Cemal abi,Asu,... Daha ismini
yazamadigim kişiler... Bir kulübü sevdiren orda çalıştığın
kişilerdir.
Başarı hep kazanılır ama huzur
kolay kolay elde edemezsin
Benden guler yüzünü eksik
etmeyen herkese çok ama çok
teşekkür ederim.
Buradan bir Güldeniz geçti bir
de 3’lük çektirdi dersiniz ...
Haydi eyvallah ...”
diyerek adeta son üçlüsü ile herkesi selamlayarak veda ediyordu.
sın.
Yeri gelir hedeflenen olmaz,
Maç kaybedilir , kazanılır... Antrenör seni oynatır,
oynatmaz sonra yine maç kazanırsın sonra yine
kaybedersin...
Böyle sezon biter...
Biter de bu kadar psikolojik savaşın olduğu bir
ortamda bir insanın bulunduğu takım bu kadar mı
huzurlu olur?
Voleybol için hedefe ulaşmak için bu kadar mı kafa
yorar?
Taraftar demek az olur onlar her defasında mı senin enerjini yükseltir,gözlerinden ateş çıkarcasına
sesleri kısılıncaya kadar bağırır?
Peki ya Perihan abla?
Veee Güldeniz’den çalarak ben de
diyorum ki;
Sosyal medyadaki fan sayfalarından bir Eczacıbaşı Voleybol Fan
geçti dersiniz bir de Fatma Madi
Babuşcu…
Bu 10’larla birlikte biraz da benim sosyal medyadaki
Eczacıbaşı voleybol fan’a vedam olsun…
Teşekkürler Eczacıbaşı; hayatıma kattığın her güzel
an, tüm kadın insanlar ve tanıdığım en özel 10 numaralı iki oyuncu için…